Dreamers İncelemesi: Göçmenlik Sistemi, Queer Aşk ve 78 Dakikaya Sığan Yumruk Gibi Film

Dreamers, son yıllarda iyice yükselen göçmen karşıtlığı ve yabancı düşmanlığının ortasında, tam zamanında gelen bir film gibi duruyor. Yapımcı kimliğiyle tanınan Joy Gharoro-Akpojotor (Blue Story, Boxing Day), bu projede yönetmen koltuğuna geçerek hem politik hem duygusal açıdan güçlü bir ilk uzun metraja imza atıyor. Filmin ilhamı, yönetmenin 25 yaşındayken İngiltere’de sığınma başvurusu yapmış olmasından geliyor; bu kişisel arka plan, hikâyeye net biçimde yansıyor.
Hikâyenin merkezinde, Ronkẹ Adékoluẹjo’nun hayat verdiği Isio yer alıyor. Onu, Hatchworth isimli bir sınır dışı merkezine getirildiği anda tanıyoruz. Gardiyanlar kağıt üzerinde “yardım için buradayız” dese de, ortam soğuk ve baskıcı; sistemin ne kadar insansızlaştığını ilk dakikalardan hissediyoruz. Gharoro-Akpojotor, bu dünyanın sertliğini gösterirken karakterlerine asla “istatistik” gibi davranmıyor; göçmen deneyimine sürekli bir insanlık ve empati alanı açıyor. Isio, burada Farah (Ann Akinjirin), Nana (Diana Yekinni) ve Atefeh (Aiysha Hart) ile istemeden de olsa yakınlaşıyor. Sınırlı süreleri olmasına rağmen bu yan karakterler, oyunculuk sayesinde tek boyutlu tipler olmaktan çıkıp gerçek birer insana dönüşüyor.
Dreamers’ı sadece “sosyal sorun filmi” olmaktan ayıran şey, merkezine güçlü bir queer aşk hikâyesi de yerleştirmesi. Film, pek çok benzer yapımın yaptığı gibi sadece acıya ve sisteme odaklanmıyor; zor koşullarda bile “kendi hayatını, kendi arzularını sahiplenme” meselesini öne çıkarıyor. Isio’nun Nijerya’dan kaçış sebebinin, eşcinselliğin yasak olmasından kaynaklı baskı olduğu erken bir sahnede ortaya çıkıyor. Isio ile Farah arasındaki ilişki, arkadaşlıktan aşka dönüşürken aceleye getirilmiyor; Adékoluẹjo ve Akinjirin ikilisi bu geçişi küçük bakışlar, tereddütler ve yavaş yavaş açılan duygular üzerinden çok inandırıcı kuruyor. İlişkinin fiziksel olarak ilerlediği sahneler de ucuz şok aramıyor; daha çok kırılgan, şefkatli ve hak edilmiş hissettiriyor.
Filmin teknik tarafında özellikle renk kullanımı dikkat çekiyor. Isio’nun filmin başındaki koyu, soluk kıyafetleri; içine kapanıklığını ve bulunduğu yerin kasvetini yansıtıyor. Zamanla başkalarına açıldıkça, kadrajda daha sıcak ve canlı tonlar görmeye başlıyoruz. Geçmişe gittiğimiz anlarda kullanılan kırmızılar ise travma ve tutku duygusunu birlikte çağırıyor. Belli ki film büyük bir bütçeyle çekilmemiş; ama bu sınırlılık, yaratıcılığı tetikleyen bir avantaja dönüşmüş. Mekân kullanımı, ışık ve kadraj tercihleri, minimal imkânlarla maksimum etki yaratmaya odaklanıyor.
Dreamers yalnızca 78 dakika sürüyor ama süresini çok iyi kullanıyor. Fazla didaktikleşmeden sistem eleştirisi yapıyor, melodrama saplanmadan duygusal bağ kurduruyor, göçmenlik deneyimini tek bir kalıba sokmak yerine çeşitliliğini gösteriyor. Bir yandan da, “en zor koşullarda bile şefkat, aşk ve dayanışma nasıl filizlenir?” sorusuna cevap arıyor.
Sonuç olarak Dreamers, hem göçmenlik ve iltica sistemi üzerine oldukça sert ama insancıl bir bakış sunan, hem de merkezine queer bir aşk hikâyesini yerleştiren, kısa ama etkisi büyük bir film. Politik sinema, karakter odaklı dram ve kuir hikâyeleriyle ilgilenen herkesin radarına rahatlıkla girecek türden.
Bu Haberi Paylaş
Haberi arkadaşlarınla paylaş ve daha fazla kişinin haberdar olmasını sağla
Reklam Alanı
728 × 90
Benzer Haberler

13 Aralık 2025
Efes’in Sırrı’ndan İlk Fragman: Ecem Erkek ve Onur Buldu’lu Zamanı Geri Saran Efes Macerası

13 Aralık 2025
Peaky Blinders: The Immortal Man’dan Empire Özel Kapakları: Tommy Shelby Savaşa Geri Dönüyor

13 Aralık 2025
Sony, ‘Spider-Man: Brand New Day’ Fragmanını Noel’e Mi Saklıyor? Tom Holland’lı Gizemli Paylaşım Merak Uyandırdı

11 Aralık 2025
Charli XCX, ‘Brat Summer’ Sonsuza Dek Sürsün mü Sürmesin mi? The Moment Fragmanında Kendi Efsanesiyle Hesaplaşıyor

11 Aralık 2025
Rotterdam Film Festivali 2026: Art Directions ve Lightroom Seçkileri Açıklandı

11 Aralık 2025
28 Years Later 3 Resmen Yolda: Cillian Murphy’nin Jim Olarak Dönüşü Gündemde
Reklam Alanı
728 × 90