Motiflex Light Logo

Reklam Alanı

728 × 90

Telefon yasaklı konser yükselişte

Telefon yasaklı konser yükselişte

Telefon yasaklı konser fikri yeniden güç kazandı. Bazı sahneler “çekme”yi değil, “yaşa”yı istiyor. Sanatçılar atmosfer diyor. İzleyici ikiye bölünüyor.

Konserlerde telefon kullanımını sınırlayan model yayılıyor. Bazı etkinlikler telefonları kapatıyor. Bazıları ise kılıf sistemi kullanıyor. Amaç basit: dikkat sahnede kalsın. Sonuç ise karışık: daha büyülü bir gece mi, yoksa daha az özgürlük mü?

Telefon yasaklı konser nedir?

Telefon yasaklı konser, etkinlik alanında telefonla çekimi sınırlayan düzen demek. Bazı organizasyonlar telefonu tamamen dışarıda bırakır. Bazıları girişte telefonu kilitli bir kılıfa koyar. Kılıf sende kalır. Ama açamazsın. Çıkışta açtırırsın.

Bu sistem, özellikle “sürpriz” odaklı konserlerde öne çıkar. Yeni şarkı, özel konuk, sahne şovu… Her şey daha “anlık” kalır. Bir gecelik büyü oluşur. Organizasyon da bunu korumak ister.

Sanatçılar neden istiyor?

Sanatçılar en çok iki şeye takılır: dikkat ve enerji. Telefonlar yükselince yüzler kaybolur. İnsan, ekrandan izlemeye başlar. Orada durur. Ama orada yaşamaz.

Telefon yasaklı konser bu yüzden sahneyi güçlendirir. Sanatçı göz teması kurar. İzleyici de tepki verir. Alkış daha net çıkar. Şarkı daha “tek parça” akarak büyür.

Bir de şov tarafı var. Sahne tasarımı artık dev prodüksiyon. Işık, lazer, koreografi… Telefon kameraları bu görüntüyü bozabilir. Bazı sanatçılar bunu istemez. Çünkü şovu “gösteri” gibi kurar. Bu gösteri, canlı kalınca daha etkili olur.

İzleyici neden ikiye bölünüyor?

Bir kesim bu fikri seviyor. Çünkü konser, günlük hayattan kaçış demek. Telefon kapanınca kafa rahatlar. İnsan anı yakalar. Arkadaşına bakar. Şarkıyı hisseder. Konser sonrası da “ben oradaydım” duygusu daha güçlü kalır.

Diğer kesim ise kızıyor. Çünkü telefon, güvenlik hissi de verir. Aileyle iletişim sağlar. Ulaşım planı sağlar. Acil durum için önem taşır. Ayrıca hatıra biriktirme isteği var. İnsan bir videoyu saklamak ister. Özellikle yıllarca beklediği bir konserse.

Bu yüzden tartışma tek cümlede toplanır: Anı yaşamak mı, anıyı saklamak mı?

Organizatör tarafı ne düşünüyor?

Organizatörler için konu “düzen”le ilgili. Telefon denizi, kalabalık akışını bozar. İtiş kakış doğurur. Bazı kişiler sürekli yer değiştirir. Ön tarafa geçmeye çalışır. Telefonla çekmek için yükselir. Bu da kavgayı büyütür.

Telefon kısıtlaması, kalabalığı sakinleştirir. Güvenlik daha rahat çalışır. Sahne önü düzeni daha stabil kalır. Ayrıca “spoiler” kontrolü de kolaylaşır. Özel performanslar hemen yayılmaz. Konser serisi boyunca heyecan canlı kalır.

Ama organizatörler de risk görür. Bazı izleyici bilet almaktan vazgeçer. Bazıları etkinlikte huzursuz olur. Bu yüzden model her şehirde aynı sonuç vermez.

Sosyal medya etkisi büyüyor

İşin ironik tarafı şu: Telefon yasaklandığında sosyal medya konuşması bazen artar. Çünkü insanlar video paylaşamaz. Ama his paylaşır. “Şu şarkıda titredim” der. “Bu ışıkta ağladım” der. Anlatı büyür.

Bu durum, konseri bir “gizem” gibi de yapar. Herkes merak eder. “Ne oldu orada?” sorusu döner. Bazen bu merak, bir sonraki bilet dalgasını da güçlendirir.

Yine de sanatçı ekibi denge ister. Çünkü sosyal medya, tanıtımın büyük parçası. Tam yasak, görünürlüğü azaltabilir. Bu yüzden bazı etkinlikler “kısmi” çözüm seçer. İlk iki şarkıda çekim yok der. Son şarkıda serbest bırakır. Böylece hem büyü korunur, hem paylaşım olur.

Türkiye’de bu model tutar mı?

Türkiye’de konser kültürü çok canlı. İnsanlar hem eğlenmek ister, hem kayıt almak ister. Bu yüzden “tam yasak” sert gelebilir. Ama “kademeli” model daha iyi çalışabilir.

Örnek yaklaşım net: girişte bilgilendirme, içeride net uyarı, belirli bölümlerde izin. Böyle olunca izleyici kendini daha rahat hisseder. Organizasyon da düzeni korur. En önemlisi iletişim tarafı çözülür. Acil durum, ulaşım, çocuklu aileler… Bu detaylar önemli.

Neden önemli?

Çünkü telefon yasaklı konser tartışması, müzikten daha büyük bir şeyi anlatıyor: dikkat ekonomisi. Gün boyunca ekran görüyoruz. Konserde de ekran görünce “kaçış” bozuluyor.

Bu model, canlı müziğin değerini yükseltir. İnsan “oradayken” kazanır. Video değil, his taşır. Bu da konser kültürünü daha derin yapar.

Ama özgürlük tarafı da gerçek. İnsan kendini güvende hissetmek ister. Anıyı saklamak ister. O yüzden bu konu sadece “telefon” değil. Bu konu “konser deneyimi”nin geleceği.

Ne bekleniyor?

2026 boyunca üç şey öne çıkabilir:

Bir: Kısmi kısıtlama yayılır. Tam yasak az kalır.
İki: Kılıf sistemi daha profesyonel hale gelir. Süreç hızlanır.
Üç: Sanatçılar net kurallar yazar. İzleyici de baştan bilir.

Eğer model şeffaf olursa, tepki azalır. İnsan ne alacağını bilince daha rahat kabul eder. Belirsizlik ise öfke üretir. Bu yüzden iletişim, bu işin yarısı.

Sen olsan konserde neyi seçersin: telefon yasaklı konser deneyimi mi, yoksa “çekim serbest, hatıra bol” gece mi?

Etiketler:#Müzik

Bu Haberi Paylaş

Haberi arkadaşlarınla paylaş ve daha fazla kişinin haberdar olmasını sağla

Reklam Alanı

728 × 90

Benzer Haberler

Reklam Alanı

728 × 90